Günümüzde kişi başına ortalama 10 ile 30 çay kaşığı, bir başka deyişle 40-120 gram şeker tüketildiği yapılan çalışmalarda ortaya konmuş. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre; şekerin günlük kalori ihtiyacımızın yüzde 10'undan fazlasını oluşturmaması gerekiyor. Çünkü fazla şekeri vücut tolere edemiyor ve şeker zamanla birikim yaparak birçok ciddi sağlık sorununa neden olabiliyor. İşte o zararlardan bazıları:

VÜCUDA HİÇBİR FAYDASI YOK!

Şeker; şeker pancarından elde edilen, “beyaz şeker” olarak adlandırdığımız ve yarı yarıya fruktoz ile glukozdan oluşan bir bileşik.Protein, yağ, vitamin ve mineral gibi hiçbir besin öğesi içermiyor. Bu yüzden bünyeyey ve sağlığa hiçbir faydası bulunmamaktadır.

HAFIZAYI ZAYIFLATIYOR

Kan şekerinin uzun süre normal değerlerin üzerinde seyretmesi sonucu bu kişilerde beynin küçülme riski normal bireylere göre daha fazla oluyor.

KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR

Amerika Diyet Rehberi’nin 2010 yılı raporlarında, diyetle ilgili 5 kronik hastalığın varlığından söz edilmiş. Bu hastalıkların en önemlilerinden biri ise kanser.

ASLINDA VÜCUDUN İHTİYACI YOK

Şeker; un, yağ, ceviz, fıstık, kaymak gibi besinlerle karıştırılıp kalori değeri çok yüksek tatlılar yapılır. Şekerlemelerin esası da şekerdir. Tatlı ve şekerlemeler zevkle sevilerek yenir. Böylece kişi farkında olmadan harcadığından fazla kalori alır ve obeziteye neden olur.

Obezite ise birçok hastalığa zemin hazırlar. Şekerin zehir etkisi yaratmaması için dengeli ve yerinde kullanılması gerekir. Yediğimiz ekmek ve diğer tahıl ürünleri de sindirildiğinde şekere çevrilir. Bu nedenle, insanın aslında şeker gereksinmesi yoktur.

Yani hiç şeker tüketmesek de vücudumuz buna ihtiyaç duymaz.

Şeker, vücudun istediği bir besin değil, gerektiğinde diğer gıdalardan kendisinin üretebildiği bir besindir.

Nişastalı ve şekerli besinler yendikten sonra sindirilir ve meyvelerde bulunan basit şekerler şeklinde kana geçer. Sindirim sistemine şeker ve nişastalı maddelerin girmesi, pankreas organımızı uyararak 'insülin' hormonunun salgılanmasını sağlar.

Bu hormon, şekerin hücre içine girerek karaciğerde saklanmasına, parçalanarak vücut tarafından kullanılmasına yardımcı olur.

Normal durumda kandaki şeker miktarı ile salgılanan insülin hormonu miktarı, dengelidir. Böylece, yediğimiz şeker ve nişastalı besinlerden sindirim sonucu oluşan şeker kanda durmaz. Bir kısmı karaciğerimizde yedek olarak tutulur, kalanı da hücrelerde parçalanarak enerjiye ya da yağa çevrilir.